19 Kasım 2011 Cumartesi

YIKARDIK HARBİDEN!


Bilirsin toplanırdık sokakta, şarkılar türküler tuttururduk adına..
İnleyen nağmeler yankılanırdı, duyulurdu Dolmabahçe'den..
Girerdik kolkola, yola koyulurduk. Vardı ya Ali Sami Yen, inlerdi yanından geçerken..
O da bağırırdı sanki bizimle; "inleyen nağmeleeeeeeer" diye...
Beyoğlu beklerdi, Taksim beklerdi bizi sabırsızlıkla..
Yerin bilmem kaç metre altında bile haykırırdık sevdamızı sallanırken vagonlar...
Çıkardık yukarı, devam ederdik gırtlağımızı yırtmaya..
"Beyoğlu sadece CİMBOMBOMUNDUR!"
Bilirdi herkes bunu ama biz her seferinde yinelerdik...
Polisler, gördüğün üç-beş beşiktaşlı, atraksiyon, heyecan...
Omuz omuza inilirdi Gümüşsuyundan aşağı doğru...
Her yer sarı-kırmızı, atkılar, formalar, besteler, melodiler...
İndikçe aşağıya deniz kokusu gelirdi, duyardın uçan martı seslerini.
Çekerdin içine meşale kokusunu..
Hissettirirdin Galatasaraylıların geldiğini!
Daha çok yorardın o anda gırtlağını..
Siyah-beyaz hayatları renklendirmeye gitmiştin çünkü!
Stada giriş biraz sancılıdır, olsun varsın. Elbet duyuracaksın sesini takımına...
Uzun uğraşlar sonucu girersin içeri, gerisi önemli değildir dışarda kardeşin kalmamışsa...
Maç başlayana kadar karşılıklı atışırsın kapalısıyla..
Mutlaka bir kontra yazılmıştır siyah-beyaza, onu söylersin..
Stat hoparlöründen çaldıkları arabesk - fantazi dalında ilk 10a girecek şarkıları dinlemeye mahkumsundur..
Çaldığın şarkının ........ kaçınılmazdır..
Ardından derin bir sessizlik...
Hakemin düdüğü beklenir..
OOoooooo, şşşşş, bir ki üç CİMBOMBOM sesleri duyulur..
Her şey güzeldir şimdiye kadar.. Sonuç önemli değildir.. Kazandın ya da kaybettin ne farkeder, sen üstüne düşen görevi yaptıysan eğer..
İşte böyledir bir İnönü hikayesi..
Sanırım artık geride kaldı bu yaşananlar. TFF ve kendini bilmez kulüp yöneticilerinin kararı her şeyin, taraftarlığın ve deplasmanların da önüne geçmiş durumda..
Allah sonumuzu hayır etsin.
#deplasmanimadokunma...

11 Kasım 2011 Cuma

Arabesk Yaşıyoruz...

Deplasman otobüslerinin vazgeçilmezidir Cengiz Kurtoğlu...
Soğuk bir kış akşamında, sıcacık yatağını bırakıp düşersin yollara. Onca kilometre tepersin sevdan uğruna, Cimbom uğruna...
Muhabbet başlar, besteler son sürat devam eder. Eğer gece çıktıysanız yola ilerleyen saatlerde üstüne bir arabesklik çöker.. Daha önceden hazırlanan CD'ler hemen yardımına koşar.. Sende başını yaslarsın buğulu cama dalarsın hayallere; eşlik ederken dönen şarkılara... Alıp götürür seni uzaklara.. Kısaca böyledir bir deplasman... Hayatı yaşarsın.

13 Eylül 2011 Salı

#TaçsızKralMetinOktay


Sinyor Casimiro Vizzini
Palermo Union Sportiva Kulübü Başkanı
Palermo, İtalya
Sayın Sinyor,
Sizinle tanışmıyoruz. Hemen kendimi tanıtmam lazım. Ben Galatasaray Futbol Takımı'nın meneceriyim. Yani Metin Oktay'ın eski meneceri. Artık Metin Palermolu oldu. Kaç günden beri kulübünüzle anlaşma hikâyelerini, gazetelerde okuyor, resimlerini görüyoruz. Fakat bilmem nedense anlaşılmaz derecede katılaşan, uyuşan hislerimle, olanları bir türlü değerlendiremiyordum. Bugün, Metin memleketimizdeki erişilmez şöhretinin içlerinden gelerek, inanarak başyazıcıları olmuş Türk basını mensuplarına bir veda ziyafeti verdi.
Ben de davetliydim. Hepimiz görünüşte çok neşeliydik. Amma, hepimiz de hissediyorduk ki, bu içlerimizi sızlatan, müşterek bir acıyı örtmeye çalışan yapmacık, feragat dokulu ve son derecede rutubetli bir neşe idi. Nitekim Metin toplantının sonlarında birdenbire sararan bir yüzle ayağa kalktı. Gözlerindeki nem damlalaşarak boşanmasın diye, kendini tuta tuta titrek bir sesle konuştu.
Memleketinden, anasından, kulübünden, arkadaşlarından ayrılmanın, yapayalnızlığın, yabancılığın soğuk koynuna atılmanın üzüntülerini öyle duyarak anlatıyor, oralarda da onu yalnız bırakmamamız için öyle çocuğumsu yalvarıyordu ki, sizinle yaptığı görüşmelere, hatta resmi mukaveleye rağmen, hâlâ donuk, inanamaz kalmış içim birdenbire kopasıya burkuluverdi. Metin sahiden gidiyordu.
Hayır! Hudutsuz kederimin size kırılmaya kadar genişleyebileceğini düşünmeyin sakın. Zira serinkanlı düşünebildikçe biliyorum ki zamanı gelince azı diş eti yarar, çıkar. Su kaynayınca kabından taşar. Evlat da kısmeti çıkınca evden kaçar. Bütün bunlara da kimse mani olamaz. Kısmet dedim de aklıma geliverdi. Ne yalan söyleyeyim, size karşılık şimdi hakiki duygumuz da, sevgili oğlumuzu iç güveyliğine kabullenen zengin bir kayınpedere karşı duyulabilecek kekremsi hislerden pek de farklı değil doğrusu.
Ah sinyor! Belki, sizce basit bir mukavele ile bağladığınız o insanın size neler kazandırdığını ve kazandıracağını katiyen bilemezsiniz.
Mükemmel bir futbolcu. Her sezon riyazi (aritmetik) bir katiyet gibi, söylediği kadar gol atan bir futbol kralı. Gençliğine rağmen inanılmaz derecede olgun, karakter sahibi bir insan.
Herkese yardıma hazır bir hayırsever. Hayır, hayır, bütün bunlar hiçbir şey değil. Siz Palermo'ya hiçbir kulübe nasip olmayan muazzam bir taraftar kitlesi kazandırıverdiniz. Şimdi Palermo Union Sportiva'ya kalben bağlı otuz milyon Türk taraftarınız var, inanın.
Küçücük Türk yavrularından tutun da, beli bükük ihtiyar Türk ninelerine kadar Metin'in başarısına dua edecek, Metin'in atacağı golleri gözleyecek, dolayısıyla Palermo'nun zaferlerini bekleyecek otuz milyon Türk dostunuz var artık. Siz bu kadar üzerinde titrenen bir kıymete sahip olduğunuzu nereden bilebilirsiniz ki. Ne olur, ona iyi bakın. Ona babacan davranın. Ne kadar büyürse büyüsün, daima sevgiye, şefkate muhtaçtır Metin. Belki de muhitine cömertçe dağıttığı sevgi ve şefkat akümülatörlerini şarj edebilmek için.
Eminim ki birkaç yıl sonra, memleket hasretine dayanamayıp vatanının sahalarına koşacak olan Metin'in arkasından siz de bana tıpkı benim gibi gözyaşlarınızla ıslatacağınız bir mektup yollayacak ve hislerimi o zaman daha iyi anlayacaksınız. Metinimiz İtalya'da Allah'tan sonra size emanet sinyor.
Sevgi ve saygılarımla.
Gündüz Kılıç
17 Temmuz 1961, İstanbul


10 Ağustos 2011 Çarşamba

Yolun Açık Olsun Kaptan!

Hayaller vardı... Umutlar vardı...

Rakiplere yaşatacağımız korkular vardı...
Seninle alınacak onca zafer vardı...

Ellerinde havaya kalkacak kupalar vardı...
Kazanılacak şampiyonluklar vardı...

Biz yine bunları yine yaparız. Ama sen olmazsın!

Giderken bile rahat gidemiyorsun.. Hâla arkandan konuşuyorlar..
Ne olursa olsun GALATASARAY senin yuvan... METİN gibi git, HAKAN gibi gel...








13 Temmuz 2011 Çarşamba

Türkiye'dir GALATASARAY!

Gündemdeki şike olaylarını herkes kadar biz de takip ediyoruz.
Meclisteki yemin sorununun önüne bile geçen bu olay TFF'nin tavır ve tutumlarıyla düşünüldüğünden daha da vahim bir hâl almıştır.
Kulüpler Birliğinin ve TFF'nin kararları ancak ve ancak bu şikeye doğrudan veya dolaylı olarak karışmış bir kesimin kararı olabilir.
"Bu ateş üfleyerek sönmez" diyen Galatasaray başkanı Ünal AYSAL'ı fırsatçılıkla suçlayan ve yaptırım uygulayacağını belirten TFF'nin bu açıklamalardan rahatsız olduğu aşikârdır.
Ligde 18 kulüpten sadece tek kulübün şike olayının aydınlanması için açıklama yapması diğer kulüplerin bu durumdan rahatsız olmadığını göstermektedir.
Karar ne olursa olsun federasyonun arkasında olacak kulüpler sanki başka bir ligde oynuyormuş gibi anlamsızca açıklama yapmaktadır.
En kısa zamanda doğru kararın verilmesi ve başlayacak yeni sezonun "pisliklerden arındırılmış" bir şekilde açılmasını ümit ediyoruz.
Fenerbahçe yandaşlarına karşı Türkiye'dir GALATASARAY!

10 Temmuz 2011 Pazar

Gündeme Dair



104 yıldır hiç bir başarısı olmayan ve sadece ezeli rakibi Galatasaray'ı yenerek bununla övünen bir takım vardı önceleri. Kendisini Türkiye'nin en büyük takımı olarak görürlerdi hatta kendi cumhuriyetlerini bile kurmuşlardı, haşa! 
Ayrıca ezeli rakiplerinin aldığı kupalara tesadüf diyen bir başkanları da vardı; her seçimden önce en az 3 sene üst üste şampiyonluk sözü veren bir başkan. 
Ama gel görelim ki fenerbahçe başkanıyken en çok Galatasaray şampiyonluğu gören A.Y. geçtiğimiz hafta "silahlı suç örgütü kurmak ve futbola şike karıştırmak" iddaalarıyla gözaltına alındı. Gerisini zaten biliyorsunuz. O olaylara çok girmeyeceğim, başkanımızın açıklamasına saygı duyduğum için..
Gelelim asıl meseleye. Bir tarafta şike iddaalarıyla göz altına alınan başkan diğer tarafta, tarihinin en kötü sezonunu geçiren bir Galatasaray varken, kriz üzerine kriz yaşarken, iki senedir futbolda hiç bir başarısı yokken ve tüm bunlara rağmen şike olaylarına hiç bir şekilde karışmayan ve Galatasaray'ın adını bile ağızlara aldırmayan bir başkan! Adnan POLAT!
İşte gerçek Galatasaraylılık, işte gerçek Galatasaray başkanı... İstese bu kadar kötü sezona rağmen şike yapamaz mıydı ?
Galatasaray'ı avrupa'ya götüremez miydi?

Her türlü yapardı.. Ama şerefsiz başarılar yerine "şerefli" sekizincilik dedi başkan!
Bu rezil olaylara bizi sokmadığın için binlerce kez teşekkürler sana Adnan POLAT!



1 Temmuz 2011 Cuma

Bıyıklı Paidar!

Milli Takım ve Galatasaray Erkek Voleybol Takımı'nın unutulmaz oyuncusu, büyük kaptanımız Paidar Demir'i bir trafik kazası sonucu kaybedişimizin beşinci yılı.
Rahmet ve saygıyla anıyoruz.





20 Haziran 2011 Pazartesi

Taş yığınından daha fazlası...

Şimdi yerinde yeller esiyor.
Çok değil daha geçen yıl koşa koşa gelirdim.
Sabah kalkardım, önce inceden bi kahvaltı.. Domates, salatalık, poğaça,yumurta ve çay..
Malum yola çıkılacak, bi şeyler yemeden de olmaz!
Kahvaltıdan sonra sana gelmek için çok yolumuz vardı. Duruma göre şehirler arası terminal, sabah koşuşturmacasıyla kiralanan bir araç eğer toplu halde gidilecekse tutulan otobüs veya en çok tercih ettiğim yöntemden biri; otobanda otostop... Baksana biri olmasa diğeri, dağı yırtıp gelmeme ne engel olabilirdi ki ?
Her koşulda yola çıkardım..

***

Önce Düzce tabelası ardından Sakarya ve İzmit. Geçen her dakikayla beraber kilometreler azalırdı. Sana özlemimiz mola vermek için durulan dinlenme tesisinde çekilen "üçlü" kadar sağlamdı. Her yola düşüş içimde her zaman ilk heyecanı yansıtırdı.
Hava soğuksa buğulu cama yazardım ismini, ismimizi!
Hava sıcaksa açardık camı, atkımı asardım aynaya..
Maça gidiyoruz oğlum belli olsun!

***

Heyecan dedik ya o heyecan boğazdan her geçişte iki katına çıkardı;
"Cimbombom'um sen çok yaşaaaaa, canım feda olsun sanaaaaa" nidalarıyla... Az kalmıştı sana kavuşmaya.
Telefonlardan mesajlar eksik olmaz tabi; nerde kaldın olum, hani 1de burdaydın?!?
Aslında sana gelirken, yeditepe'li şehirde bulunan can dostlarımıza da geliyorduk. Onlarla da hasret gideriyorduk. Yoksa gelişler bu kadar çok anlam kazanır mıydı ?

***

Varırdık en sonunda. İstikamet "Sokak"
Ama acıkan bünyemizi önce bastırmak gerekir dimi :)
Sokağa girmeden fest fuud yapardık... " King seçim olsun, kalanı paket yaptıralım stada girmeden yeriz ;) "

***

Veee sokak vee "orjin".. Sana gelmeden önce uğranan son yer.. Bestelerin yayıldığı, kardeşliklerin büyüdüğü..
Köfte kokularına karışan meşale kokularıyla, maçtan önceki uğrak yerimiz..
Ve şuan da eksikliğini hissettiğimiz..

***

Artık sana yürüyüş başlar, yeri göğü inleten tezahuratlarla, omuz omuza yapılan bir yürüyüş..
Sesimizi son desibeline kadar vururken, polis kordonunu "ellenerek" aşarken, turnikeden çiftli geçerken vee içeri girince çektiğimiz ilk nefeste, aklımızda sen varsın Galatasaray.. Aklımızda sen varsın ASY!

 ***

En güzeli de ne biliyor musun?
Merdivenleri koşar adım çıkıp, yemyeşil sahaya gözlerini dikmek ve o büyülü atmosfere kendini bırakmak.. Daha sonra sete doğru bakıp, arkadaşlarının yanına koşmak.

***

Gerisi zaten size kalıyor..

***

Artık yerinde kimine göre bir moloz yığını bize göreyse bir tarih yatıyor.
Semtinde oturanlar yolunu değiştiriyor, gözleri doluyor.
Yanında var ya bi tekel fabrikası ulan o eski bina hala yerinde de sen nasıl yıkılırsın be!
Seni, kocaaa bi tarihi nasıl yıkarlar!
Şimdiden çok özledik.. Ruhunu da al gel Arena'ya!


videonun kaynağı kendisinde mevcut ;)
fotoğraf Galatasaray Dergisi 102. sayı

18 Haziran 2011 Cumartesi

15>5

Sorsan ne basketbol takımından ne de voleybol takımından 3 oyuncu sayamayan, sırtını bi tarafta Ülker'e, diğer tarafta Acıbadem'e dayayan, şampiyonluğu facebook'ta açılan saçma sapan sayfalarından öğrenen ve bunu haketmeden kutlayan tüm "şampiyonluk hayranlarına gelsin bu yazımız. 
Ülker'in %10u anca eden bir ürünün sponsorluğunda, bedeniyle ruhunu birleştirerek bunu parkeye yansıtan bir takım vardı seri boyunca. 21 senedir şampiyon olamayan bir takım gibi değil de sanki her sene kafaya oynayan "aslan yürekler" vardı. Bizim de görmek istediğimiz tam olarak buydu; maç boyunca teriyle formasını ıslatan oyuncular.
Tüm oyuncularımıza gösterdikleri muhteşem çaba nedeniyle teşekkür ediyoruz. 
Ha bu arada 5te5 yapmışlar ama bunu zaten Galatasaray yapmıştı. Hem de 16da15 yaparak ;)

10 Nisan 2011 Pazar

Genel Kültür Bilgileri Vol2 | Bukalemun

Öğretici bilgiler kuşağımızın ikinci bölümünde "bukalemun" hayvanını ele aldık. Herkes tarafından bilinen bu hayvan hakkında küçük bilgiyi sizlerle paylaşıyoruz...
Bukalemun, sürüngenler sınıfının Chamaeleonidae familyasından belli etmek istedikleri duygulara göre renk değiştirebilen, omurgalı hayvanlar ortak adı.
Birçok yönden kertenkelelerden farklılıkları bulunduğundan, bazı bilim adamları kertenkeleleri Rhiptoglossa alt takımına dahil ederler.
Bukalemunlar, sık renk değiştirme yeteneğiyle bilinen bukalemunun, kuyruklu sürüngenler takımında ayrı bir yeri vardır. Bağlı olduğu bukalemungillerin Afrika, Madagaskar , Hindistan, Akdeniz kıyıları ve İspanya'nın güneyinde yaşayan 80' den fazla türleri vardır.

8 Nisan 2011 Cuma

Çaresi Çaresizliğinde Gizli

Bazen elinden hiçbirşey gelmez. Öyle çaresiz hissedersin ki elin kolun bağlı... Bizimki de o misal elimiz kolumuz bağlı,neyin ne olacağını bilmeden sadece bekliyoruz. Yok kongre iptal oldu yok Adnan Polat başkan olacak mı birde üstüne Arda haberleri. Zaten gitmeye hazır bir Arda var karşımızda. Oda haklı değil mi? Ne kendi zarar görsün ne de biz bundan sonra. İki tane şeref yoksunu çıksın adam hakkında demedik laf bırakmasın ama bizim yönetimimiz sesini soluğunu çıkarmasın. Niye acaba,neden böyle diye sorar insan kendi kendine.
O kadar olay olurken bizim ne yapmamız beklenebilirki. Yönetimi tam zamanında istifaya çağıran biz,Arda ya laf söyletmeyen onu koruyan kollayan biz,takım sahaya çıktığında "Biz burdayız,yine varız..."diyen yine biz.
Artık yapacak bişeyimiz kalmamıştır belki bizim de.Çaresizlik içinde bekliyoruz. Önümüzdeki maç cezalıyız bir sonrakine kadar bişiler netleşir heralde. Umarım...

Bu arada unutmadan da söylemek gerek. "Biz yatmadık hiçbir zaman,yatmayacağız da öncesinde siz yatsanız da."


25 Mart 2011 Cuma

Hakkını Helal Et!

Sene 2004. Takvimler yine mart ayını gösteriyordu. İmparator’un önderliğinde Galatasaray şampiyonluktan epey uzakta kalmıştı. Durumlar vahimdi. II. Terim dönemi başarısızlıkla sonuçlanmış, imparatorun takımı bırakmasından sonra işin başına “Commandante” geçmişti. O sene takımın başında, oynadığı sekiz maçın dördünü kazanan üçünde mağlup olan ve bir maçta da beraberlik alan bir Hagi vardı. Seneye yüzüncü yılını kutlayacak olan kulübün başında yine Giga vardı. 100. yılda mutlak şampiyonluk bekleyen Galatasaray, son haftalara kadar şampiyonluk umudunu sürdürmüş fakat şampiyonluğu kaptırmıştı. “Commandante” 2004-2005 sezonunda ligde 24 galibiyet 6 mağlubiyet ve 4 beraberlik alarak sezonu üçüncü olarak bitirmişti. Türkiye Kupasında ise fenerbahçe’yi 5-1 gibi ezici bir skorla yenerek kupaya uzanmıştı. Kupaya rağmen 100. yılda şamiyonluğu ezeli rakibine kaptırdığı için sene sonunda takımdan ayrılmıştı.
Bu sezon başında daha 9. haftada Galatasaray zor durumdayken yine koşa koşa Hagi geldi takımın başına.
Başımız ne zaman sıkışsa, ne zaman zor durumda olsak koşa koşa geleceğini biliyoruz.
Bizim yolumuz darken, zorken, yokuşken yine sen gelirsin.
Galatasaray ateşteyken çıkarmak için ilk sen girersin içine..
Hakkını helal et Giga!

21 Mart 2011 Pazartesi

Naftalin



Naftalin veya naftalen[1], kapalı kimyasal formülü C10H8 olan, aromatik hidrokarbondur.
Maden kömürünün damıtılmasıyla elde edilen orta ve ağır yağlardan ayrıştırılır. Beyaz pulcuklar biçiminde, billur yapılı bir katıdır. Keskin ve kendine özgü bir kokusu vardır. Yoğunluğu 1,15 olup, 80 °C’de erir, 217 °C’de kaynamaya başlar. Suda çözünmez, alkolde ise, ısıyla doğru orantılı olarak artan bir yoğunlukta çözünür. Atmosfer ortamında kolaylıkla buharlaştığından haşere(böcek türleri) ile mücadelede kullanılır. Güveleri uzaklaştırdığından yünlü kumaş ve kürkleri korumakta kullanılır. Sanayide eritici, yakıt ve boya hammaddesi olarak; eczacılık ve parfümeride ise ara madde olarak kullanılır. Ayrıca lavaboların temizlenmesinde büyük rol oynar. Naftalin katı halden gaz hale sıvı olmadan geçer. Buna süblimleşme denir.
1866′da Alman kimyacısı Emil Erlenmeyer tarafından onarılmış olan açık formülü, ortaklaşmış iki karbon atomu içeren iki bitişik benzen halkası gösterir: Naftalen, benzen gibi, yer değiştirme ve katılmatepkimelerine yatkındır. Tetralindekalinnaftollernaftilaminler ve stalik anhidrit üretiminde, ayrıca güve öldürücü olarak kullanılır. (wiki)
Alınan Galatasaray galibiyetinden sonra sandıklarından çıkardıkları formaları, bayrakları vs. yüzünden şu günlerde ortalık bu kimyasal madde kokuyor.  fenerbahçe taraftarlarının resmi parfüm kokusu olduğu hakkında ciddi düşüncelerimiz var…

16 Mart 2011 Çarşamba

Olmamak ya da olmamak...

Bir sezon boyunca ligde 34 tane maç yaparsınız ve siz eğer Galatasaray'sanız hedefiniz her zaman şampiyonluktur. Taraftarınız ikinciliği başarısız olarak görür. Hazmedemez başka bir şampiyonu. Ligin sonunda puan cetvelinin en üstünde siz varsanız; boğazda sallanan sarı-kırmızı bayrak, taraftarlarınızın bir yaz boyunca başlarının dik olarak yürümesini sağlar. Her sabah uyandığında "ulan şampiyonuz biz" diyerek yataktan çıkmasının ve güne mutlu başlamasının sebebidir bu başarı.. Ama en az bunun kadar önemli başka bir şey vardır. Şampiyon olamazsınız, ligi kötü bitirirsiniz fakat ligte çıktığınız iki tane maç vardır ki kazandığınız taktirde her şey unutulur.



Sezon başından beri beklenilen maç geldi çattı.



En önemli iki maçtan ilkinde deplasmanda malum takıma karşı ezici bir oyun oynamamıza rağmen futbolun şans faktörünü yenememiştik. Önümüzdeki maçta inşallah hem şansı hemde malum takımı yenerek en azından arena'daki ilk derbi galibiyetimizi alırız.



Tribün olarak biz elimizden gelenin en iyisini sahaya yansıtacağız.



Maç öncesi koreografi, başlarken üçlü ve maç sonunda pınarbaşı ile stada gelen cırtlak sarı bok lacivertli takım taraftarlara da şovumuzu yapacağız ;)


Allah yolumuzu açık etsin...


7 Mart 2011 Pazartesi

Ah ulan Gassaray

Tebrikler çocuklar..
Tebrikler yönetim..
Ne kaldı elimizde ?
Ligi mi kovalayacağız ?
Bu saatten sonra hedefimiz ne ?
Maçlara ne için çıkacağız ?
Sorular sorular sorular...
Bunca cevap bekleyen soru..Hepsi muallakta.
Tüm bunlara rağmen başkanımız hala "ayaktayız, sağlam bir şekilde yolumuza devam ediyoruz" diyor!
Bunlarla yetinse iyi... Neymiş efendim şampiyon olamamışız ama şampiyonu biz  belirleyecekmişiz.
Böylesine bir cümle Galatasaray başkanına yakışıyor mu hiç?
Galatasaray şampiyonu, şampiyon olarak belirler.. Gerisi hikaye..
Hadi şampiyonluktan geçtik. Ama bu ruhsuzlardan nasıl geçeriz!?
14 sene şampiyonluk görmemiş abilerimiz acaba bu kadar ruhsuzu bir arada görmüşler miydi ?
Daha önce ne olursa olsun her zaman sahaya kazanmak için çıkan bi Galatasaray vardı. Ama artık o da yok.

Sahada ıslanan formalar yok..
Sahada hırs yok mücadele yok
Sahada kazanma azmi yok.
Bunlar yoksa sahada GALATASARAY yok!

@Dertlerimiz harbiden bitmek bilmiyor...

27 Şubat 2011 Pazar

Farkına Varmak...



Antep maçının bilet fiyatları bi kaç gün önce duyurulmuştu.
Bu kadar kötü giden bir sezonda avrupa kupaları için tek umut olarak Türkiye Kupası kalmışken resmen taraftara stada gelmeyin der gibi bilet fiyatlarının yüksek olması bir hayli ilginçti.
Neyse ki yönetim yanlış yaptığının farkına vardı ve bilet fiyatlarını daha önceki maçlarda standart olarak uyguladıkları fiyatlara çektiler.

Zararın neresinden dönerseniz kârdır Adnan beyler..


Gaziantepspor ve Karabükspor maçlarının bilet fiyatları

TRİBÜN  BİLETİX GİŞE MAÇ GÜNÜ ASY




Kategori 1 350 TL 337
Kategori 2 300 TL 287
Kategori 3 200 TL 187
Kategori 4 150 TL 137
Kategori 5 100 TL 87
Kategori 6 50 TL 44
Kategori 7 30 TL 26.50
Kategori 8 - Rakip Takım 30 TL 26.50

Deve - Cüce

Bi oyun vardı, küçüklüğümüzde oynardık hani. Öğretmen deve derdi ayağa kalkardık cüce derdi otururduk. İki ihtimalimiz vardı. Ya ayakta kalmak yada oturmak!
Gassaray'ın da bu sezon iki ihtimali var. Galibiyet veya mağlubiyet..
Oynadığı 23 maçın 10unu kazanan 11inde sahadan mağlup ayrılan ve 2 maçta berabere kalan bi takım var karşımızda.
Bununla birlikte son yedi maçta dört mağlubiyet üç galibiyetimiz var.
Bir de şöyle istatistik çıkıyor karşımıza. İçerdeki maçları kazanıyoruz deplasmanda kaybediyoruz.
Bir tarafta tarihinin en kötü sezonunu yaşayan Gassaray ve diğer tarafta sevdalarını sonuna kadar yaşayan taraftar..
Oyuna söylenecek bir şey yok zaten her şey ortada. Topçuların ligi resmen bıraktığı gözle görülüyor. Bu durum Türkiye Kupası için geçerli değildir inşallah.
Belki de çarşamba oynayacağımız antep maçını kazanırız kim bilir ? Ne de olsa şimdi sıra galibiyetin...
Bizim isteğimiz galibiyet falan değil, kaybederken bile formanın ıslandığını görmek..
Çokta bişey istemiyoruz, mücadele edin yeter!


#15

13 Şubat 2011 Pazar

Nereye kadar...

Eskişehirspor maçında güzel oyunla gelen galibiyet herkesi umutlandırmıştı.
Acaba Galatasaray toparlanma sürecine giriyor muydu?
Yoksa istikrarsızlık devam edecek miydi?
Herkesin kafasındaki bu düşünceleri, UNI bir kenara bırakarak dilinde 18 saat besteleriyle birlikte bir otobüs Gassaray sevdalısı olarak Antep yoluna çıktı. Bu sefer otobüste BH'tan kardeşlerimiz de vardı. Hoşgelmişler...
18 saat sürecek bu yol eminim bizden başkalarına eziyet gibi gelirdi. Ama biz Gassaray yolunda eziyet kelimesini lügatımızdan çıkarmıştık.
Antep hikayemiz de böyle başlamıştı...


***

01:00 - İstanbul'dan gelen UNI otobüsüne binmek için otobana doğru gitmek üzere evden çıkıldı.
01:30 - Havanın çok soğuk olması sebebiyle otobana yakın olan şehirler arası otobüs terminaline sığındık.
02:00 - Yaklaşmakta olan UNI otobüsü için sığındığımız terminalden çıkarak kendimizi Bolunun ayazına doğru bıraktık.
02:15 - Isınmak için tek çare hoplayıp zıplamaktı :)
02:22 - Arkadaş ne çok otobüs geçti derken UNI otobüsü tünelin karanlığından çıkarak, içindeki Gassaray sevdalılarının ateşiyle birlikte Bolu'yu ısıtmıştı :)
02:25 Artık otobüsteyiz, maşallah gençler dersine iyi çalışmış: "Bolu dağının eteğinde ...." Seviliyorsunuz beyler :)
03:00 Otobüs en has arabesk parçalarla sallanıyor :)
04:00 Gidilecek daha çok yolumuz var biraz dinlenin beyler.



***

07:00 Uyursan ölürsün, sen uyursan herkes ölür!
08:00 Dağlar duvar olsa önüme, yollar kördüğüm düğümlense...
09:00 Adana-Pozantı'da Pozantıambar Kamyoncular Derneğinde belki de dünyanın en güzel kahvaltısı yapılır.
10:30 Yollar bizimdir diyerek yolculuk kaldığı yerden devam eder.
11:30 "Acaba polise haber versek mi yoksa direk şehire mi dalsak" düşüncesiyle birlikte ikilemdeyiz. Nolcak yani bi kere de şehir girişinde polis memurlarıyla birlikte zaman geçirmesek...



12:30 Mıstık abi var bi tane onunda bi yeri var Adana'yı geçince, dinlenmek iyidir. Portakal 1 lira, muz 1 lira, mandalina 1 lira :) Taze sıkılmış portakal suyunun değeri paha biçilemez :)
13:00 UNI gençleri çocuklar gibi. Sabah sporunu da yapıyoruz hani :)
13:30 Çardakta muhabbet gibisi de yok hee. Manu-City maçı üst olur mu acaba ? İddaa tahminleri alıyoruz herkesten.
14:00 Antebe yolculuk kaldığı yerden devam etsin.
14:30 Bir güzel şarkı daha Candan abladan.
"Giiiiiiiiiiiiiiiiiit konya'ya deplasmana giiiiiiiiiiiiiiiiiiiiit"
Giiiiiiiiiiiiiiiiiit antep'e deplasmana giiiiiiiiiiiiiiiiiiiit
çilemize inat gaziantep 18 saat" 

***


15:00 Tünelden önce acil durum radyo frekansı görüyoruz,
-bence tünel kafadan 10 km beyler. sen bilirsin kanka kaç km tünel?
-20 km'ye yakın.
-ben demedim mi olum, bak 20 km imiş.
-lan sazan gibi atlama! : = ) 20 km tünel mi oluır :D
15:15 Kaptan halep fm'i açsana :)
15:45 -Rüzgâr enerjisi santralleri, uzakta bir şehir, şehirdeki kilise(!), Şehitlik Anıtı. Gassaray yolunda görülen onca yere yenileri eklendi.


16:00 @Antep girişi, polis güvenlik kontrolü.
16:10 Yolun karşısındaki fırından gelen iki çocuğun yüzünün gülmesini sağlayanlardan Allah razı olsun.
16:15 Sevgililer günü öncesinde aşk tazeleyen iki tane tavşan gören UNI tavşanların psikolojisini bozar.
16:30 uA Batman ile fotoğraf çekimi, hepimiz Arma Peşindeyiz.
16:45 Bizi karşılamaya abilerimiz gelir,hasret giderilir, durum vaziyet bildirilir.
17:00 Stada hareket...
17:20 İçerdeyiz, UNI pankartının asımı için uğraş...



17.45 Boş statta hatıra fotoğraf çekimi. Geldiğimizi belli etmek için İstanbuuuuuuuul İstanbuuuuuuuuuuul sesleri...
18:00 Ne kadar da ateşli Antep holiganları..
18:30 Çalan disko müzikleriyle beraber UNI'nin apaçileri iş başında :)
19:00 Santrayla üçlü beyler bizi dinleyin santrayla üçlü!


***

20:30 O forma kutsaldır nasip olmaaz herkese! Taçsız Kraaal Metin Oktaaaay!
20:45 Bu sene alıştık cümlesi yine dilimizde...
21:00 Stadı terk etme çabaları.
21.30 İstanbul'a dönme vakti.
22:00 Yine hüzünlü bir şekilde "bu böyle gitmez" nidaları...
22.30 Sen yenil bize inat, yine geliriz 18 saat!
23:00 Uyuyalım güzelleşelim..

***

03:00 Bu saatte yemek yenir mi demeyin! Acıktık!
04:00 Yemek faslı biter, uyku devam eder...
08:00 Kürkçü dükkanına dönüş için son dakikalar. Otobüsle vedalaşma vakti.. Allah'a emanetsiniz beyler.
08:30 Kaptan sağolsun nerdeyse eve servis yapacaktı.
08:45 İndik, şehir yine bizi soğuk karşıladı be arkadaş! Biz deplasman yolundan yeni dönüyoruz millet dersaneye gidiyor vay be!
09:00 Evdeyiz, önce bi kendine gelmek lazım sonra da deriiiiiin bir uyku. Haydi iyi geceler.

***

Bir deplasman daha böyle sona erdi. Ha bu arada diğerleri için 18 saat ama bizim için bu deplasman 14 saatti :) Biz uykuya daldığımızda onlar daha yoldaydı :)
Gelecek hikayede görüşmek üzere...

11 Şubat 2011 Cuma

Ey Sevgili...

Bahardan kalma bir şubat gününün, kış soğuğunun insanın iliklerine işlediği gecesinde otobanda bir adam.
Tünelden gelecek sarı-kırmızı renklere sahip bir ışığı bekliyor.
Işıkla beraber gelecek olanlar, gençliklerini verdikleri Gassaray'ın, hayatlarını kesiştirdiği bir otobüs dolusu yürek..
Kimisi hayat derdini geride bırakmış, kimisi hasta olan yakınını.
Kimisi ailesini karşısına almış, kimisi cebinde kalan son parasıyla yola çıkmış.
Hepsinin amacı aynı, hepsi çıktıkları yolda aynı heyecanda...
Yollar gide gide değil, güle güle bitecek onlar için..
Yolumuz açık olsun...


Hazırladık en güzel elbiselerimizi
Sana geliyoruz EY SEVGİLİ ...

9 Şubat 2011 Çarşamba

18 Saat

Bu hafta parolamız Onsekiz saat!

  
STSL'in 21. haftasında Antep deplasmanına gidiyoruz.
Belki de ligin dönüm maçı olabilir, kazanmamız halinde sıralamada Antep'in üstüne çıkacağız.
Eskişehirspor maçındaki güzel oyunu da devam ettirebilirsek ne kaa güzel olur. Göze hoş gelen futbol, BAM'sız ortasaha, bol gollü galibiyet. Hayali bile güzel :) 
Ha bi de umarım bu deplasmanda simite talim olmayız. Önce güzel bi antep kebabı, ardından da antep baklavası...  Ohhh misss :)
Allah yolumuzu açık etsin :)

Onsekiz saat git onsekiz saat gel beş gün yolda geçecek : )



7 Şubat 2011 Pazartesi

Düello Berabere

 
Dün gece oynanan Galatasaray-Eskişehirspor maçında sonuçtan daha çok merak edilen bir konu vardı; "rekor"
operASYon 315 durum güncellemesi ile herkes bir merak içindeydi.
www.ultrAslan.com'un girişindeki tezahuratı ipucu olarak görenler vardı.
Ama kimse maç saatine kadar merakını gideremedi.
Onca rekorlara, başarılara tanıklık etmiş ASY stadı bu sefer tribün anlamında bir rekora tanık oldu.
El emeği, göz nuru tam tamına üçyüzonbeş metrelik pankart burada boyandı ve Yeni Ali Sami Yen stadına taşındı.
Bu durum daha önce tribünleri gösterme tenezzülünde bulunmayan yayıncı kuruluşu bile etkiledi ki kameralar pankartı gösterirken, spikerde yazan yazıyı okudu...

"106 senelik tarihi, kimsenin yanına bile yaklaşamadığı sayısız başarıları, müzesinde rakiplerinin iki katı kupası olan ilk ve teklerin takımı, var olduğundan beri Türk olmayan takımları en çok yenen Türk takımı, ülkesinin medarı iftiharı, UEFA ve Süper Kupa sahibi, dünyanın en büyük taraftar oluşumu ultrAslan'ın gururu, 1481'den beri kültürün simgesi, 1905'ten beri sporun beşiği, anlı şanlı GALATASARAY"
Dün akşamın galibi hem Galatasaray'dır hem de ultrAslan'dır.
Nice böyle maçlara...

Bu bir dünya rekoru denemesi değildir bildiğin dünya rekorudur ;)



6 Şubat 2011 Pazar

BİZİM TAKIM - Eskişehirspor vs ultrAslan Şov

"Gözlerim eski günleri
Arıyor delicesine"
diyor bestede..
Cidden gözlerimiz eski günleri arıyor.
Eski futbolu özledik, kaybederken bile savaşan, formasını ıslatan topçuları özledik.
Yarın ki maçı kazansak ne değişecek?
Sadece hanemize üç puan daha eklenecek fazla da bişey olmayacak.
Takım belki de tarihinin en kötü sezonunu yaşıyor ve bu anlamda bir rekor kırıldı.
Takımımız kendi rekorunu kırarken sahada, tribünde de ultrAslan dünya rekorunu kıracak..
Ben bu yazıyı yazarken kardeşlerimiz ASY'de yarına hazırlık yapıyor..
Tam tamına 315 mt! Dünyada statlarda açılan en büyük pankart olarak tarihe geçecek.
Şimdi bırakalım yarın ki futbolu, açalım tv'yi ultrAslan'ın şovunu izleyelim..
Alayına inat!

"DÜNYANIN EN UZUN EL YAPIMI PANKARTI" YARIN TT ARENA'DA! 
ultrAslan !

4 Şubat 2011 Cuma

Tebrikler ASLAN KIZLAR...



Yine Galatasaray'la geçen bir geceyi yine hüsranla bitirdik.
Bu sezon üç defa karşılaştığımız malum takıma yine kaybettik.
Kadınlar Avrupa Ligi ikinci maçına "GALATASARAY adının geçtiği her yerde umut vardır" parolasıyla çıkıldı.
İlk maç skoru iç açıcı bir sonuç değildi. Ama taraftarlarımız salonu bu "umut"la doldurdu.
Basketbol analizinden pek anlamam bu yüzden bi yorum yapamayacağım.
Ama artık şunu çok iyi anladık.
Mart 2006 yılından beri görevde olan Adnan Polat ve ekibinin sportif anlamda hala bi başarısı yok.
Bu devran böyle devam etmez...
Yine de tebrikler ASLAN KIZLAR...

3 Şubat 2011 Perşembe

Gaziantepspor 3-2 BİZİM TAKIM

Söylenecek fazla söz yok...

 
Koskoca Galatasaray futbol takımı daha ligin yirminci haftasında lige havlu attı.
Ligden umudunu kesmiş bir takım olarak avrupa kupalarına katılabilmemiz için ZTK çok önemli bir hale geldi.
Yeni stada geçmenin heyecanıyla büyük bir ivme yakalayacağımızı düşünürken şimdi seneye bu statta avrupa maçı oynayıp oynamayacağımızı düşünüyoruz.
Son bir kaç yılda geriden gelip maçı çevirdiğimiz sayılıdır. Buna en keskin örnek Antalya deplasmanında aldığımız 3-2'lik galibiyettir. Antep maçında geriden gelip maçı vermek ahmaklıktan daha da ötedir.
Bunlardan daha da önemlisi son iki maçtır rakip tribün taraftarları Galatasaray topçularına oley çekiyor.
Galatasaray'ı bu hale düşürenler topçular ve bu topçulara göz yuman yönetimdir!
Biz alıştık artık mağlubiyetlere ama bu kadar da kolay olmamalı!

Gaziantepspor 3-2 BİZİM TAKIM

2 Şubat 2011 Çarşamba

ASY Stad Koltuğu Açık Tribün

Evimin baş köşesindeki binlerce maç görmüş, yağan yağmurla birlikte Galatasaray'la ıslanmış, sıcacık havalarda yüzünü güneşe dönüp üzerinde bağıran taraftarla terlemiş, beraber bağırmış, her mağlubiyetten sonra üzülmüş, defalarca ASY'nin havasını içine çekmiş, yılların yıprattığı, eskittiği koltuğun manevi değeri bu pırıl pırıl koltuktan milyonlarca kat fazladır!
Taraftarı müşteri koyan zihniyetin bende K.O!


105,00 TL (KDV Dahil)

Taçsız Kral

Sana dair söylenecek çok şey var.
Ama en önemlisi biz seni görmeden sevdik.
Hep büyüklerimizden dinledik, siyah beyaz video görüntülerinden izledik, eski fotoğraflardan tanıdık seni.
Filmini izledik işte budur dedik!
Budur GALATASARAY'lılık.
Budur insanlık!
Budur vefa!
Amatör ruhunla, takımına duyduğun sevgiyle taht kurdun kalbimize, seni görmeden bile!
Şimdilerde senin gibisini bulmak çok zor.
Hep senin gibisini arıyor gönüller ama kimse senin gibi olamıyor.
İHANET EDİYORLAR!



iyi ki doğdun kralım!

1 Şubat 2011 Salı

Deplasmanda Yakıyoruz!

2001-2002 sezonu Kocaeli deplasmanı.
Kazanırsak şampiyonluğumuzu ilan ediyoruz.
Hasan Şaş ve Nicelescu'nun golleriyle 2-0 kazanıyoruz.
Ve o gün deplasmandaki meşale şovlarının en iyisini gerçekleştiriyoruz!

31 Ocak 2011 Pazartesi

Bursa Deplasmanı



Dalı kurusada ağaç yağmura nasıl küser
Saatin dursa bir an zaman onu nasıl bekler
Alı koymus tebessüm
Aşığına bir zamana yıkılır dökülür
Kalp kırılsada sever.


Soğuk bir kış gününde Ankara'da yapılan ultrAslan genel toplantısından sonra İstanbul'dan gelen arkadaşlarla başladı yolculuğumuz yeditepeli şehire doğru.
Evden toplantıya diye çıkan bir adamın Bursa deplasmanına yapacağı seyahatte böyle başladı. Altı saat yol gelen UNI tayfasının yorgunluğu nedeniyle dönüş yolu biraz sıkıcıydı.
Dinlenerek gidilen yolun sonunda İstanbul'a varmıştık ve ertesi gün gidilecek Bursa deplasmanı için uykunun derinliklerine dalmıştık.
Maç günü sabahı uyanmamız zor olmuştu ama içimizdeki heyecan ve umut uykumuzun önüne geçmişti. Apar topar yapılan sabah kahvaltısından sonra malum toplanma yerimize gitmek üzere evden çıkıldı.
Yolculuk her zaman ki gibi eğlenceli başlamıştı.
14 Şubat tarihinin yaklaşması sebebiyle Doktor arkadaşımızın 2 sene önce yaptığı beste bu günlerde herkesin dilindeydi. Yine deplasman yolculuğumuz bu sözlerle başladı...

Her sene aynı tartışma aynı gürültü....
peşinden bu kadar koştuğumu gördün mü?...
ikimiz için değil sevgililer günü...
anla artık bu sadece hayal ürünü....

yine geldi şubatın 14üncü günü....
insanların dilinde sevgililer günü....
senin uğruna harcadım bütün ömrümü....
işte gerçek GALATASARAY tribünü!


Makara her zaman ki gibi üst seviyelerdeydi. Ha bu arada söylemeden edemeyeceğim;
İstanbul'dan deplasmana gitmek ne kadar da kolaymış. Yanına bi telefonu al yeter : )

Gidilen yol son sürat devam ediyordu, Bursalıların bestesine yapılan kontra bestesi otobüsü sallamamıza sebep oluyordu. Bu besteyle feribota kadar gitmemizi bırakın feribotu UNI bu besteyle inletti!

Hangi Hatun Tattırır?
Hangi Hatun Böyle Sevgi Yaşatır?
Leyla Mecnun Kıskanır

Koştuk Geldik Yanına
Bugün Sevgililer Günümüz Bursa
Cimbom K.O!

Feribot yolculuğunun ardından gidilen kısa bir yoldan sonra Bursa'ya varmıştık.

Bursa'da polis eşliğinde stada 5 dk. mesafede bulunan Kültür Parkında bekletildik.
Yağan yağmurla ıslanan tayfanın, karnının acıktığı; görülen simitçiye doğru koşmalarından belliydi.
Bursa'ya gelmişsin arkadaş simitle karnını doyuruyorsun!

----------------------------------------------------------------------------------------------

Burda da feribottaki bestemiz dalga dalga etrafa yayılıyordu, ısınmak için kolkola girip bestemizi söylüyorduk. Yok böyle bir kardeşlik!

------------------------------------------------------------------------

Bir süre bekleyişten sonra bestelerle stada doğru yürüyüşe geç
miştik.
Çok kısa süren bu yürüyüş sizce ne kadar mevzu yaşatabilir ki ?
Yürürken 5 mt yakınımıza kadar gelen bursalılar, onların üzerine giden bizden bir grup, mükemmel(!) tedbirler alan Bursa polisi... Yaşananların hepsi bu maçın ne kadar önemli olduğunu gösteriyordu. Bursa'da yaşanan olaylar İstanbul'da yaşanır mı acaba?!

-------------------------------------------------------------------------

Bu gerginliklerin ardından kendimizi statta bulmuştuk. Hayatımda çok enteresan müzikler duymuştum ama Bursa'da duyduklarım hiç birinin önüne geçemez : )
Sadece apaçi müziği eksik bu statta :D
KV Filistin'den etkilenen Bursaspor'lu dj statta KV müziği bile çalıyordu tabi biz hiç rahat durur muyuz?
Tüm karakterleri teker teker hatırladık statta :)

--------------------------------------------------------------------------


Oyuna gelecek olursak bedavadan verilen iki gol ve GALATASARAY kaptanına yakışmayacak kırmızı kart akıllarda kalır.
Sen GALATASARAY kaptanısın takımını nasıl yarım saat boyunca on kişi bırakırsın!

-----------------------------------------------------------------------
Bu sene alıştık mağlubiyetlere. Maç sonunda yaptığımız onca makarayı eskiden yapabilir miydik ?
ASLA!

*****************************************************************

Maçın ardından dönüş yolu biraz buruk başladı ama ilerleyen dakikalarda alışık olduğumuz bir şekilde eğlenceli anlar otobüsü sarmıştı.
Ön taraf ve arka tarafın atışması, yeni fenomen üçelli ortalamalı arkadaşın doğuşu ve daha niceleri... Bunların hiç biri burada anlatılacak türden değil, yaşamak lazım! :))

Daha nice deplasmanlarda görüşmek üzere :)

---------------------------------------------------------------------
Biz ki ustasıyız GALATASARAY sevmenin...

Unutmadık SENİ!



Şubat ayının ilk günü hep buruk geçer son on bir senedir.
Şarkılarıyla, tv programıyla çocukluğumuzun geçtiği büyük üstad Barış ağabeyin ebediyete ulaştığı gündür şubatın biri.
Adam Olacak Çocuk hala dün gibi akıllarda.
Şarkıları hala en iyi dediğimiz şarkılardan bile ötede.
O günün çocukları Barış ağabeyin sayesinde ıspanağı sevdi, yemeklerden sonra dişlerini fırçalıyor, hep arka koltukta oturuyor, teybin kırmızı kayıt düğmesine basmıyor...
Bize sen öğretmiştin bunları, unutur muyuz hiç!?
Yine geldi o karagün. Ama biz unutmadık Barış ağabeyi...
Mekanın cennet olsun güzel insan...


28 Ocak 2011 Cuma

Düz koşu ve G.Z


G.Z sizce nasıl bir fubolcu diye sorsalar eminim kimse bir cevap veremeyecektir.

Çünkü sahada onu hiç göremiyoruz :)

1997 yılında futbol hayatına başlayan G.Z aradan geçen yaklaşık 14 sene beş ayrı takımda ter akıtmış.

Hatayspor'da futbola adım atan G.Z sırasıyla Ç. Dardanelspor, Bjk, Gaziantepspor(kiralık) ve son olarak hala Galatasaray'da top koşturmaktadır.

Ama problem şu ki gerçekten top koşturuyor mu ?

Cola Turka İdman Raporu: 20 Şubat 2010 Cumartesi
Harry Kewell ve Gökhan Zan da tedavilerin ardından salonda ve sahada takımdan ayrı olarak çalıştırılıyorlar. Cola Turka İdman Raporu: 27 Şubat 2010 Cumartesi Harry Kewell ve Gökhan Zan da tedavilerin ardından salonda ve sahada takımdan ayrı olarak çalıştırılıyorlar. Cola Turka Florya Günlüğü: 9 Mart Salı Hakan Balta ve Gökhan Zan tedavilerinin ardından salon ve sahada takımdan ayrı olarak çalıştırılıyor. Cola Turka İdman Raporu: 12 Mart 2010 Cuma Gökhan Zan ve Harry Kewell tedavilerinin ardından salon ve sahada takımdan ayrı çalıştırılıyorlar. Cola Turka İdman Raporu: 13 Mart 2010 Cumartesi Gökhan Zan üst solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle bugün dinlendirildi. Cola Turka İdman Raporu: 15 Mart 2010 Pazartesi Gökhan Zan kondisyoner Fatih Yıldız tarafından takımdan ayrı olarak çalıştırıldı. Ülker İdman Raporu: 26 Nisan 2010 Pazartesi Gökhan Zan üst solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle tedavi edildikten sonra dinlendirildi.
Ülker İdman Raporu: 27 Ocak 2011
Gökhan Zan düş koşu yaptı
.

Ufak bir araştırma sonucu Galatasaray'ın idman raporlarındaki G.Z ile ilgili yazılardan bunları buldum. Yaklaşık iki senedir bu ibareyi hep görüyoruz. Bundan sonra da böyle olacağından hiç şüphem yok : )

G.Z camdan adam olarak Linderoth'la birlikte Galatasaray tarihine geçecektir.

Altyapı kariyeri
1997-1998 Hatayspor
Profesyonel kariyeri
Yıl Kulüp Maç (gol)
1999-2000
2000-2003
2003-2009
2004-2005
2009-
Hatayspor
Dardanelspor
Beşiktaş
Gaziantepspor (kiralık)
Galatasaray
013 00(2)
080 0(10)
076 00(4)
028 00(1)
015 00(0)
Millî takım kariyeri
2000
02-2003
2006-
Türkiye Cumhuriyeti Türkiye U-19
Türkiye Cumhuriyeti Türkiye U-21
Türkiye Cumhuriyeti Türkiye
002 00(0)
007 00(0)
042 00(1)